İnsanlık tarihinin “ölmez ağacı” olarak da bilinen zeytin ağacı insanlığın gelişiminin en büyük kilometre taşı olarak tarih boyunca insanlığa yön vermiştir. Bugün Batı dillerinin tamamında değişik söyleyişleri olan ‘oil’ kelimesi, eski Yunancada zeytin ağacı anlamına gelen “eleia” kelimesinden türemiştir. Zeytin yetiştiriciliğinin ilk insanlarla birlikte başladığı kabul edilmekte ve “Olea prima omnium arborum est..”; ‘zeytin bütün ağaçların ilkidir’ denilmektedir. Zeytinin insanlık tarihindeki önemine tüm kutsal kitaplarda, yaratılış ve kuruluş inançlarında yer verilmektedir. Zeytin hakkındaki bilgilerimiz Yunanistan’ın Santorini Adası’nda bulunan günümüzden yaklaşık olarak 39 bin yıl öncesine tarihlenen zeytin fosiliyle başlamaktadır. Günümüzde zeytinin anavatanının neresi olduğu ve ilk nerede işlendiği konusunda birçok farklı görüş bildirilse de genel olarak Anadolu’nun Hatay, Kahramanmaraş, Mardin üçgeni kabul edilmektedir.
Efsanelere göre;
Havva ile birlikte yasak meyveyi yiyerek cennetten kovulan Âdem, 930 yaşındayken öleceğini hisseder ve tanrıdan kendisini ve tüm insanlığı bağışlamasını dilemeye karar verir. Bu konuda oğlu Şit’i görevlendirir ve onu cennet bahçesine gönderir. Bahçenin bekçiliğini yapan melek Şit’in duası üzerine İyi-Kötü Ağacı’ndan aldığı üç tohumu ona verir ve babasını gömmeden önce tohumları onun ağzına koyması gerektiğini söyler. Âdem kısa bir süre sonra ölür ve Tabor Dağı yakınındaki Hebron Vadisi’ne gömülür. Âdem’in gömüldüğü yerde yeşeren üç ağaç Zeytin, Sedir ve Servi’dir. Tanrı ve insan arasında barış sağlanmıştır.
Tevrat’a göre; zeytin, bolluğun ve refahın sembolü olmuştur. Sadece Tevrat değil tüm kutsal kitaplarda zeytin ağacı kutsallığın, bolluğun, adaletin, sağlığın, gururun, zaferin, refahın, bilgeliğin, aklın, arınmanın ve yeniden doğuşun, insanlık için en önemli erdem ve değerlerin sembolü olmuştur.
Nuh tufanında ise; tufanın sona erdiğini anlayabilmek için Hazret-i Nuh, geminin penceresinden bir güvercini güneşin battığı yere doğru salar. Sular çekilmediği için güvercin gemiye döner. Hz. Nuh, yedi gün sonra güvercini tekrar salar. Güvercin bu sefer ağzında yeni koparılmış zeytin yaprağıyla gelir. O zaman Nuh, suların yeryüzünden çekildiğini anlar. Ağzında zeytin yaprağı tutan güvercin, o günden bu güne umudun, bolluğun ve barışın simgesi olur. Tufana karşı ayakta kalabilen zeytin ağacı, ölümsüzlüğün simgesi olur.
Eski Ahit’te; zeytin ağacı tüm ağaçların kralı olarak anılmaktadır.
Eski Mısır inancında ise; Zeytin M.Ö. 6000 yılında evlilik tanrıçası Isis tarafından insanlığa hediye edilmiştir. Mısır tanrılarından güneş tanrısı Ra’nın ışığını temsil eder. Eski Mısır’da zeytin hakkındaki bulgular M.Ö. 4000 yılına tarihlenmiş zeytin işlemek için kullanılan değirmen ve M.Ö. 2500 yıllara tarihlenmiş piramitlerde bulunan zeytin hasadını anlatan hiyerogliflere dayanmaktadır. Ayrıca Mısır firavunlarından olan Tutankamon’un zeytin dallarından yapılan adalet tacı taktığı bilinmektedir.
Antik Yunan kültünde (inanış); Atina şehrinin kuruluşunda kente en değerli armağanı veren tanrı veya tanrıça yarışmayı kazanıp Atina’nın koruyucusu olacaktır. Poseidon, denizden savaşlarda çok işe yarayacak bir at yaratır ve meclisin dikkatine sunar. At, rüzgâr kadar hızlı koşabilmesi ve güçlü görünümüyle gerçekten göz kamaştırıcıdır. Akıl, bilim ve sanat tanrıçası Athena’nın hediyesi ise bir zeytin dalıdır. Bu ağaç büyüyüp yüzyıllarca yaşayacaktır. Ağacın meyvesinden, yemeklerler için bir sıvı elde edilecektir. Bu sıvı yaraları iyileştirecek, geceleri aydınlık saçacak, sıcak havalarda gölgesiyle insanları koruyacak ve odunuyla onları ısıtacaktır. Yarışın galibi Athena olur. Ağaç Akropolis’e dikilir. Barışın sembolü zeytin ağacı, yerleşik kültürün ve bereketin de temsilcisi olur. Bu efsane, Antik Yunan'da zeytin ve zeytin ağacının kutsallığını anlatan efsanelerden yalnızca biridir. Antik Yunanlarda, kutsal bir aileden gelmiş olmanın en önemli işareti bir zeytin ağacının altında doğmuş olmaktır.
Bunun dışında M.Ö. 8. yüzyılda yaşadığı sanılan Homeros'un kaleme aldığı destanlar, zeytin ağacı ve zeytinyağına ilişkin zengin tasvirler ve benzetmelerle süslüdür. Bugün Anadolu'nun Ege kıyılarını ziyaret eden yolcular, Homeros'un da gölgesinde oturduğu zeytin ağaçlarının altında dinlenebilir ve "Herkese aitim ve kimseye ait değilim. Siz gelmeden önce de buradaydım, siz gittikten sonra da burada olacağım." sözlerini hatırlayabilirsiniz.
Herkül olarak bilinen Antik Yunan Mitolojisi kahramanı Herakles’in silahı zeytin ağacındandır.
Bu kutsal ağaç hayatın her alanında yer almıştır. Antik Yunan'da yedi bilgeden biri kabul edilen Solon'un koyduğu kanunlarla zeytin ağacı kesenlere ağır cezalar uygulanmıştır. Bu, tarihteki bilinen ilk zeytin koruma kanunudur. Tıp biliminin kurucusu sayılan Hipokrat; yıkanamayanlara, hiç olmazsa zeytinyağıyla vücutlarını ovmalarını önerir. Her ne kadar meşale kullanılmaya başlamışsa da, zeytinyağıyla yanan kandiller evlerin vazgeçilmez eşyasıdır. Zeytin ve zeytinyağı insanoğlunun aydınlanması olmuştur. Olimpiyat kahramanları, zeytin dalından taçlarla onurlandırılır, kutsal zeytin ağaçlarından üretilen zeytinyağını da kazanırlardı.
Ekonomik değeri ve günlük yaşamda çoklu kullanım olanağına bağlı olarak tarih boyunca insanlar tarafından büyük ilgi gören zeytin, birçok kültürde bütüncül bir rol oynamış ve Akdeniz ekonomisinin gelişmesine de önemli katkılar sağlamıştır. Özellikle zeytin tarımını yayan ve yağ üretim tekniklerini de geliştiren Roma İmparatorluğu'nun güçlenmesinde zeytinyağı ticaretinin etkisi büyük olmuştur.
Zeytin, Roma İmparatorluğu’nda bir simge olarak kullanılmış, Roma İmparatoru Sezar da başına zeytin dalı takmıştır.
İncil’e göre; Hristiyanlık açısından zeytin dalı taşıyan güvercin, ölenlerin ruhlarını gagasıyla Tanrı’ya taşıyan bir vasıta olarak yorumlanır. Pavlos’un Romalılara mektubunda İsa, zeytin ağacını bir benzetme aracı olarak kullanmıştır. Hz. İsa dua etmek için zeytin dağına çıkar ve inanışa göre Romalılara burada yakalanarak ve zeytin ağacından yapılan çarmıha gerilmiştir.
Kuran-ı Kerim’de; zeytin ağacının Sina Dağı'ndan geldiği, meyvelerinden yağ elde edildiği ve bu yağın yemeklere lezzet vermek için kullanıldığı bildirilmektedir. Ayrıca Nur, En’am, Nahl surelerinde geçmekte ve Tin suresinde “İncire ve Zeytine and olsun ki” diyerek Allah tarafından üzerine yemin edilen meyvedir.
Anadolu’da ise; M.Ö. 7. ve 6. yy’lerde Urla’da bulunan Klozomenai Antik Kenti’nde en eski zeytin işlikleri bulunmuş ve döneminde ticarette önemli rol oynamıştır.
Türkiye'de zeytincilik, Doğu Anadolu ve İç Anadolu Bölgeleri dışındaki tüm bölgelerde yapılmaktadır.
Beş bölge ve 35 ilde yapılan zeytin üretiminin %76'sı Ege, %14'ü Akdeniz, %5,7’si Marmara, %4'ü Güneydoğu, %0,3’ü Karadeniz Bölgesi’nde gerçekleştirilmektedir. Ürün bazında ise üretimin %72'sini yağlık olarak değerlendiren Ege Bölgesi ile üretiminin %83'ünü sofralık olarak değerlendiren Marmara Bölgesi için ürün bazında Türkiye'nin temsilcileri denilebilir. Aydın ise yağlık zeytin üretiminde Türkiye’de 1’inci, sofralık üretimde ise 3’üncü sırada yer almaktadır.